Biliyorsunuz cuma günü İYİ Parti’ye bir silahlı taarruz düzenlendi…
Ve… Kurşunlardan biri “kafe” kısmındaki koltuğa saplandı; başkası vilayet binasının en üst katına isabet etti.
İlk de değildi son da olmayacak tahminen de…
Demokrasi, demokratlık çoklukla bir kelamdan öteye gidemiyor birden fazla defa bu ülkede…
Kendinden olmayana nefret ve tetiklediği şiddet ise çok daha eski bir gelenek!
Tarih, 2 Nisan 1960
Yer, Kayseri
Ankara’dan yola çıkan İsmet İnönü’nün treni durduruldu.
Ve… Tam üç saat bekletildi!
Gergin günlerdi, emel yalnızca trenin önünü kesmek değildi arabasının önünü de kesip linç etmeye kalktılar….
Keza kaldığı konutu de yaktılar zaten!
Şimdi… Açalım tarihin tozlu sayfalarını…
Ve gelin neler olup bittiğini anlatalım bugün size…
DEMOKRAT PARTİNİN KAN KAYBETTİĞİ YIL
Yıl, 1959
Demokrat Parti’nin kan kaybetmeye başladığı yıl aslında…
Yükselişte değil düşüşte…
Hem de o denli bu türlü değil.
Neden?
Çünkü iktisat çöktü, enflasyon çok yüksekti, her gün gelen artırımlar halkı bezdirdi…
Çok geçmedi. Umutlar öfkeye evrildi…
Sadece o kadar da değil, birtakım bakanlar hakkında çıkan yolsuzluk ve rüşvet söylentileri de süratle yayıldı.
Sorun çok, tahlil yoktu…Ve yaklaşan kıymetli bir seçim vardı!
Artık ne derseniz deyin…
Seçimi kaybetme telaşı taşıyan birtakım üst seviye Demokrat Partililer miydi olayları şekillendiren?
Ya da birilerinin kışkırttığı partililer miydi olay çıkaran?
Biz yazalım kararı siz verin…
Şimdi… İsmet İnönü seçim çalışmaları kapsamında bir “Ege Gezisi” planladı.
İstikamet Uşak’tı.
Birileri, “Gitme” filan dediler…
Dinlemedi elbet…
Ve evet, şimdi Uşak’a gitmeden de olaylar başladı. Evvel köylerden gelen CHP’liler kente sokulmadı.
ÇAY BARDAĞINI FIRLATTI
Hatta… İnönü’nün aracı Demokrat Parti Vilayet Başkanlığı’nın önünden geçerken İl Lideri Eşref Öğün araca çay bardağını fırlattı.
Bardak İnönü’ye isabet etmedi lakin o bardak Akis Mecmuası muhabirlerinden Hamdi Avcıoğlu’nun başını yardı…
Hatta…
Uşak Valisi İnönü’nün aracının durdurulmasını ya da İsmet İnönü’nün vurulmasını emretti…
Şaka değil ha; durduramazsanız vurun dedi.
Ve… Şahsi silahını da bunu yapması için sürücüsüne verdi düzgün mi!
Şoför yakalandı; yoksa sahiden vuracaktı İnönü’yü…
Yok, hayır daha bitmedi…
O gün İnönü’nün kaldığı mesken kundaklandı. Konutun mahzenindeki hasırlar ateşe verildi evvel yangın çok büyümeden söndürüldü.
Sonra… Tren istasyonunda İnönü’nün yolunu kesmek isteyen Demokrat Partililere onu uğurlamak için toplanan CHP’liler pürüz olmak istedi.
İnönü “Siz çekilin ben yolumu açmasını bilirim” dedi.
Ve… İnönü başına atılan bir taşla yaralandı ve yere düştü.
Tarih, 4 Mayıs…
İnönü İstanbul’a döndü.
Ve… Aracı Topkapı tarafında ilerlerken diğer bir araç tarafından kesildi. Bir anda öfkeli ve kalabalık bir küme tarafından da etrafı sarıldı…
Ellerinde taşlar, sopalar, demir çubuklar ve kimilerinde da pankartlar vardı.
“Vurun öldürün”
“Paşa öleceksin tekbir getir” diye bağırmalar filan.
Hatta otomobilin üstüne çıktı bazıları.
O gün İnönü’yü linç etmek isteyen gözü dönmüş Demokrat Partili bu kümeden Binbaşı Kenan Bayraktar ve askerleri kurtardı.
Dipçikle saldırganları dağıtma buyruğu verdi Binbaşı Bayraktar da o denli linç edilmekten kurtuldu İnönü…
NECİP FAZIL’IN MECMUASI: BÜYÜK DOĞU
Şimdi…
Dersiniz ki bu kadar öfke-nefret ve şiddet içeren aksiyonlar Demokrat Partililerce kınandı mı?
Yok, pek o denli değil…
Mesela… “Büyük Doğu” mecmuası meşhurdu.
Dergiyi çıkaran isim kimdi pekala?
Necip Fazıl!
Uşak ve Topkapı hücumlarından sonra 8 Mayıs tarihinde Büyük Doğu mecmuasında: “Haksız bir taşın açtığı bere üstündeki minicik plaster ne demek? Haklı bir güllenin yere sereceği leşi örtecek kocaman kefenden ne haber” filan yazdı.
Neyse…
Biz devam edelim…
TRENİN ÖNÜ KESİLDİ BU KEZ
Yer, Kayseri
Tarih, 25 Mart 1960.
Önce… Yeşilhisar ilçesinde CHP ve DP’liler ortasında kelamlı sataşma başladı; çok geçmedi meydan arbedesine döndü…
Ve… 31 Mart’a kadar da bu biçim olaylar devam etti…Üstelik diğer kentlere de sıçradı; mesela Adana’da da çok tatsız olaylar yaşandı.
Yasaklar, engellemeler, şiddet!
Uzatmayalım…
İsmet İnönü 2 Nisan ‘da CHP Vilayet Kongresine katılmak için trenle yola çıktı.
Menderes hükümeti ise Vali Ahmet Kınık’a o trenin durdurulması buyruğunu verdi.
Ve… İsmet İnönü’nün bulunduğu tren Himmetdede İstasyonunda askeri birlikler tarafından durduruldu.
Ve… Üç saat bekletildi…
Kendisine iletilen tebligatları umursamayan İsmet İnönü trenden inip barikatları aştı ve büyük bir tezahürat ile karşılandı….
Ama sonraki gün Yeşilhisar’a girmeyi başarmadı.
İNÖNÜ’YE SUİKAST
Yıl, 1964
Yer, Ankara
Bu sefer İsmet İnönü’ye bir suikast düzenlendi.!
Ve aracına üç kurşun isabet etti.
Saldırgan Kayseri Adalet Partisi Teşkilatı Üyesi Mesut Suna’ydı…
Çok tanıdık gelecek: “Hocalardan vaaz aldım ve bunun kutsal misyon olduğuna inanıyorum” demişti.
Ne değişiktir ki nafakasını kazandığı yer Cumhuriyet ile kurulan Sümerbank Fabrikası’ydı…
Yine…
Yıl, 1969
Yer, Ankara
E. Yargıtay Lideri İmran Öktem’in cenazesini bastılar…
“Allahsız’a namaz kılınmaz”
“Moskova’ya gönderin namazı Lenin kılsın” diye slogan attılar…
Ve… Sahiden de imam namazı kıldırmadı güzel mi!
Sonrasında İnönü’ye de saldırdılar; General Nabi Alpartun silah çekip “memleketin sahibi var” diye bağırınca dağıldılar.
Yani…
Bugün de değişen bir şey yok…
Yine seçim vakti, tekrar kazanmak istiyor birileri…
Ve farklı fikre tahammül yok.
Oysa kalem ve kelam en büyük silah değil miydi?
Şiddet ne vakit yendi ki sözleri?