İnce, partisini ziyaret eden CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüşme sonrası yapılan basın açıklamasının akabinde “ayağınıza sıhhat, hoşgeldiniz, güle güle…” diyerek değişik bir biçimde uğurladı.
Kılıçdaroğlu-İnce görüşmesiyle birlikte süreci kıymetlendiren Hürriyet gazetesi müellifi Ahmet Hakan, dikkat çeken tespitlerde bulundu.
“AŞIRI BERBAT BİR MUHARREM İNCE SİYASETİNİN SONUCU”
– Adamı döve döve mutabakata razı etmeye çalıştılar.
– Toplumsal medyayı Muharrem İnce’ye hakaret mecrası haline getirdiler.
– FETÖ hesapları bir yandan, PKK hesapları öbür yandan saldırdı.
– Siyasetten hiç çakmayan sanatkarlar, olaya kılıç kalkanla daldılar.
– Müzikçisi, dizi oyuncusu, türkücüsü… “Vur Allah vur” yaptılar.
– CHP yanlısı gazeteciler, ağızlarına ne gelirse söylediler.
KEMAL KILIÇDAROĞLU İNCE’Yİ NEDEN SAVUNMADI
Bütün bunlar olup biterken… Kemal Kılıçdaroğlu, bir sefer olsun çıkıp da…
“Arkadaşlar, durun. Ne yapıyorsunuz? Muharrem İnce bizim yol arkadaşımızdır. Geçen devir cumhurbaşkanı adayımızdı. Biz ki Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu ile anlaşmışız, İnce ile de anlaşırız. Lütfen İnce’ye makûs kelam söylemeyin. İnce bizim yoldaşımızdır” demedi, diyemedi.
“KILIÇDAROĞLU, ‘HADİ ANLAŞALIM’ BİLE DEMEMİŞ”
Böylece ne oldu? Ne olacak… Muharrem İnce hırslandıkça hırslandı, öfkelendikçe öfkelendi, uzaklaştıkça uzaklaştı.
Gerilim acayip büyüdü. Muahede mümkünlüğü gittikçe azaldı. Kılıçdaroğlu / İnce buluşması, işte bu türlü bir ortamda gerçekleşmiş oldu.
Ve o denli anlıyoruz ki buluşmada Kemal Kılıçdaroğlu, “Hadi anlaşalım” bile dememiş.
Bu yaşananlardan şu iki sonuç çıkıyor:
– BİR: Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, Davutoğlu ya da Karamollaoğlu’na karşı sergiledikleri itina ve dikkatin çeyreğini Muharrem İnce’ye karşı sergilemiş olsalardı… Mutabakat umudu daha çok olurdu. Muahede olmasa bile İnce, “haksızlıklara maruz kalmış bir isim” üzere kendisini sunamazdı.
– İKİ: Saldırarak, hakaret ederek, üzerine çullanarak, toplumsal medya kampanyası düzenleyerek Meral Akşener’i masaya oturtanlar, birebir taktikle Muharrem İnce’yi masaya oturtamadılar. Siyaset işte bu türlü bir şeydir:
Her taktik, her durumda birebir sonuca yol açmaz.