Şehrin en işlek caddelerinden Long Street’te yer alan ve kapısında Türk bayrağı dalgalanan bu cami, ismini Osmanlı Sultanı ve İslam Halifesi 2. Abdülhamid’den alıyor.
Nur’ul Hamidiye Mescidi mütevelli heyetinden Dr. Eshaam Palmer, caminin tarihini, bugünkü fonksiyonunu ve Türkiye olan bağlarını AA muhabirine anlattı.
SULTAN 2. ABDĞLHAMİD’İN ANISI
Palmer, Cape Town Müslümanlarının talebi doğrultusunda Osmanlı Devleti tarafından bu kente gönderilen Ebubekir Efendi’nin, caminin imalinin fikir babası olduğunu belirterek “Ebubekir Efendi bunu göremedi ancak bu cami onun soyundan gelen şahıslar ve talebeleri tarafından inşa edildi.” dedi.
Osmanlı’nın, caminin inşasına maddi katkıda bulunduğuna dikkati çeken Palmer, “Sultan 2. Abdülhamid caminin inşasının hızlandırılması için bağışta bulundu. Bunun sonucu olarak mescide onun ismi verildi.” diye konuştu.
Palmer, buranın milletlerarası cemaate sahip bir cami haline geldiğine dikkati çekerek “Halife Abdülhamid’in ismini taşıyan bu cami, günümüzde de ümmetin her köşesinden Müslüman’a hizmet etmeye devam ediyor.” sözlerini kullandı.
SOKAKTA NAMAZ KILINAN TEK CAMİ
Palmer, Nur’ul Hamidiye Mescidi’nin pozisyonuna dikkati çekerek “Long Street, Cape Town gece hayatının merkezidir. Gece kulüpleri ve barlarla dolu bir yer. Bu durum bilhassa güvenlik ezasına yol açıyor.” diye konuştu.
Caminin 400 kişi kapasitesine sahip olduğunu ve birçok vakit bu kapasiteyi aştıklarını belirten Palmer, “Burası tıpkı vakitte bölgede insanların sokakta namaz kılabildikleri tek cami. Hem cuma namazlarında hem de vakit namazlarında cemaat sokağa taşıyor. Bu yüzden hükümet yetkililerinden müsaadeyle cuma namazlarında sokağı kapatabiliyoruz.” dedi.
Palmer, bu manzaranın yoldan geçen turistleri çok etkilediğini ve hatta kimilerinin İslamiyet’le tanışmasına vesile olduklarını söyledi.
TİKA TARAFINDAN RESTORE EDİLDİ
Nur’ul Hamidiye Mescidi cemaatinin, 2008 yılından bu yana Türkiye ile yakın bağlar geliştirdiği kaydeden Palmer, Türk İşbirliği ve Uyum Ajansı Başkanlığının (TİKA) 2015 yılından itibaren camiyi restore ettiğini belirtti.
Palmer, “TİKA’nın onarımı hoş sınır işlemeleri, ahşap personelliği, halılar, minber ve öbürleri ile birlikte epey kapsamlı bir onarım oldu. Her vakit gereksinimimiz olup olmadığını soruyorlar. En son klimalarımızı TİKA bağışladı.” diye konuştu.
“TÜRK BAYRAĞI CAMİNİN KAPISINDA”
Türklerin de camiyi çok sevdiklerini belirten Palmer, şöyle devam etti:
“Türkler bu bölgeye ne vakit gelseler, evvel bu mescide geliyorlar. Burada her vakit tanıdık birilerini görebileceklerini biliyorlar.”
Türkiye’nin Pretorya Büyükelçiliği tarafından kendilerine verilen Türk bayrağının cuma namazları ve kıymetli günlerde göndere çekildiğini anlatan Palmer, “Türk bayrağı bu caminin kapısında resmi olarak dalgalanıyor.” sözlerini kullandı.
Palmer, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ocak ayında yaptığı Güney Afrika ziyaretinde camiyi ziyaret ettiğini belirterek buranın, kente gelen Türk heyetleri tarafından sürekli ziyaret edildiğini söyledi.
HANEFİ MESCİDİ
Palmer, bu caminin bölge Müslümanlarınca “Hanefi Camisi” olarak çağrılmasına da değindi. Bundan 200 yıl evvel Cape Town’daki Müslümanların büyük çoğunluğunun Şafi mezhebini takip ettiğini belirten Palmer, 1863’te bölgeye gelen Osmanlı alimi Ebubekir Efendi’nin ise Hanefi mezhebini tatbik ettiğini belirtti.
Ebubekir Efendi’nin talebelerince kurulan bu caminin kentteki birinci Hanefi mescidi olduğunu söyleyen Palmer, bunun yanı sıra Şafi mezhebinden birçok değerli imamın da burada ders verip namaz kıldırdığını ve bir mezhep ayrımı gözetmediklerini söz etti.
Bugün cami cemaatinin yüzde 80’inden fazlasını yabancıların oluşturduğunu aktaran Palmer, bu yüzden mescitte her mezhepten insanın namaz kılıp kıldırdığını kaydetti.